30 Haziran 2019 Pazar

Kitap Değerlendirmesi: Hayvan Çiftliği


Hiç abartısız olarak söylenebilir ki; şu anda ilgilendiğiniz -büyük ihtimalle de okuduğunuz- bu kitap, küçük hacmine karşın son derece büyük bir yapıt ve kendi alanındaki baş yapıtlardan birisidir.

Edebiyatı bir ana alan olarak düşünürsek, hiciv olarak daha da özelleştirebileceğimiz alanda Orwell'ın bu kıymetli eseri zirvedeki eserlerdendir. Ancak bazı şeyleri de unutmamak veya tekrar şöyle bir hatırlamak gerektiği kanısındayım. Örneğin bu kitap baştan aşağı anti-sosyalist bir eser değildir. O tür bir eser için Atlas Silkindi doğru tercih olurdu herhalde. Hayvan Çiftliği bir kavram ve bir ideoloji olarak sosyalizmi değil, reel sosyalizmi, yani Sovyetler Birliği'ndeki uygulanışını eleştiriyor. Tabii bu kuvvetli eleştirinin gücünü sadece Orwell'ın kaleminden aldığını söylemek de çok sağlıklı bir saptama olmayabilir. Bu olsa olsa Orwell gibi büyük bir yazarın göz kamaştırıcılığına teslim olmaktır. Oysa daha doğru bir saptama için zaman ve zeminle birlikte bu eserin gelişimini ele almak gerekir. Kitabın yazıldığından itibaren ilerleyen yıllar onu popülerleştirecek pek çok politik sebebe gebedir.

Ayrıca kitabın hiciv türünde olması da etkili olmasının önemli sebeplerinden birisidir. Bu bir tür doğa yasası gibidir. Yani yermek, yıkmak, yok etmek, ezmek her zaman olumlu zıtlarından daha kolay eylemlerdir. Bir köprünün yapımını düşünün bir proje ve inşa süreci ciddi bir iştir. Yıkımı ise doğru yerlere yerleştirilmiş dinamit lokumlarıyla bir çocuğun basacağı bir düğmeyle bile mümkün olur. Bu örneği bir kumdan kale yapımı ve yıkımına kadar indirgeyebiliriz. Bu kitap da yine Orwell'ın kaleminden çıkarak aynı karakterle ve bir sosyalist propaganda mahiyetinde olsaydı, aynı başarıyı elde etmesi mümkün olur muydu? Hiç sanmıyorum. Bir çocuk masalından öteye gitmesi düşünülemezdi. Hayvanların birlik olup yönetimi ele alarak; bölüşümle, paylaşımla, refah içinde özgürce yaşadıkları bir çiftlik tasviri pek ciddiye alınamazdı veya ideolojik bir etkisi yok hükmünde olurdu. Ancak yıkıcılığın gücü, hicvin ihtişamı çeşitli benzerlikler ve duyguların politize edilmesiyle işte böyle bir başat eser meydana gelmiş oluyor.

Orwell, İkinci Dünya Savaşı'nın sonuna doğru yazdığı bu kitabı yayınlatmak için biraz uğraşmak durumunda kalır. Kitabın ilgi görüp geniş kitlelerce bilinir hale gelmesi zannedilenin aksine biraz zaman almıştır. Özellikle savaşın bitiminden sonra, uluslararası arenanın büyük fenomeni olan Soğuk Savaş'ın yaşandığı yıllarda, bu kitap -ve tabii ki 1984 de- anti-komünist propaganda için epey kullanılır. Ancak yine buradan hareketle Orwell'a bu kitapları gizli servislerin yazdırdığı iddiaları ve hattâ Orwell'ın ajan olduğu söylentileri boş laftan başka bir şey değildir. Ömrü 1950'nin başlarına kadar vefa eden ve genç yaşta ölen bu dâhi adam, kendisi de apaçık bir solcu olarak Stalin diktasını eleştirmekten öte bir sosyalizm eleştirisi yapmamıştır.

Kitabı İngilizce aslından dilimize çeviren Celâl Üster'in de yazdığı "Sunuş" kısmında belirttiği gibi özellikle İspanyol iç savaşında Franco'nun faşist kuvvetleri karşısında Stalinistler ve dolayısıyla direkt Sovyetler tarafından arkasız bırakılan diğer sosyalistler mevcut ayrışmayı maksimize ederek karşıtlığı derinleştirmişlerdir.

Bu gibi nüanslardan mahrum olarak; sığ, yetersiz hattâ baştan aşağı yanlış değerlendirmeler yapılması bu kitapla ilgili bu değerlendirmeyi yazmamda en büyük motivasyon kaynaklarımdan birisi oldu diyebilirim. Ayrıca geniş özet kısmına geçmeden önce, Hayvan Çiftliği ve 1984 kitaplarını Türkçe olarak okuyacaksanız, çevirinin Celâl Üster'e ait olmasına dikkat etmenizi de samimiyetinize sığınarak salık veririm.

Geniş Özet

1. Bölüm:


Bay Jones, sahibi olduğu Beylik Çiftlik'e, hemen her gece yaptığı gibi körkütük sarhoş bir şekilde gelir. Umursamaz bir şekilde sağı solu kırıp dökerek ilerler, evine girip yatak odasına çıkar ve derin bir uykuya dalar.

'Koca Reis' olarak bilinen yaşlı bir kır erkek domuz, gördüğü bir rüyayı çiftlikteki diğer hayvanlara anlatmak istediğini duyurmuştur. Çiftlikteki her hayvanın yüksek saygı duyduğu Koca Reis'in diyeceklerini dinlemek için herkes Bay Jones sızdıktan sonra büyük samanlıkta toplanmayı kararlaştırırlar.

Vakit geldiğinde tüm hayvanlar büyük samanlığa uygun bir biçimde konuşlanmışlardır. Bluebell, Jessie ve Pincher adlı üç köpek en erkencilerdir. Onları; domuzlar, tavuklar, güvercinler, koyunlar ve inekler izler. Boxer ve Clover adlı iri yapılı iki araba atı da samanlığa teşrif ettiklerinde dikkatler onların üzerindedir. Clover dişi bir attır ve son yıllarda eski endamı körelmeye başlamıştır. Boxer ise yaklaşık iki metrelik boyuyla, iki beygir gücündeki muazzam kuvvetli bir erkek attır. Çok geçmeden Boxer'ın yakın dostlarından huysuz yaşlı eşek Benjamin de samanlıkta yerini alır. Onu Bay Jones'un iki tekerlekli arabasını çeken beyaz bir kısrak olan Mollie izler. Her şeyle ilgisiz görünen bir kedinin Boxer ve Clover'ın arasına mırlayarak yerleşmesiyle toplantı başlar.

Koca Reis, on iki yaşında bir erkek domuz olarak ömrünün son demlerindedir ve domuzların çiftlikteki en akıllı grup olmalarının yanı sıra, yaşından kaynaklanan bilgelikle de sözüne en çok itimat edilen hayvandır.

Koca Reis konuşmasına başlar; ana vurgusu hiçbir şey üretmeyen insanın tüm hayvanları sömürerek nasıl hayatını sürdürdüğü yönündedir. Kanatlı hayvanların yavru dünyaya getirmek için ürettiği yumurtaların insan tarafından toplandığını, yendiğini veya satıldığını, büyükbaş ve küçükbaşların yavruları için olan sütlerinin aynı şekilde talan edildiğini uzun uzadıya anlatır. Boxer'a bakarak daha gerçekçi ve o kadar da ürkütücü bir örnekle devam eder; Boxer bir kere kaslarının gücü azalıp, ihtiyarlamayagör! Jones seni hemen at kasabına satar ve o da seni kesip av köpeklerine mama yapar! Boxer gerçekten etkilenmiş ve korkmuştur! Diğer hayvanlar da fena şekilde etkilenmişlerdir. Koca Reis'in söyledikleri arasında gerçek dışı ve o hayvanların bilmediği bir şey olmamakla beraber bu konuşma tümüne yeni bir farkındalık katar.

Bu kadar farkındalık oluşturduktan sonra Koca Reis izleyecekleri yolu da anlatır. Hayvanlara insana ve onun ürettiği her şeye karşı bir dayanışma içinde mücadele etmeyi ve bunu yaparken de asla insana benzememeyi öğütler. Yani hiçbir hayvan; içki ve sigara içmemeli, evde yaşamamalı, kıyafet giymemeli, yatakta yatmamalı, parayla uğraşmamalı ve ticaret yapmamalıdır der.

Tüm hayvanların tür farkı olmaksızın dost olduğunu, insanın da düşman olduğunu altını çizerek belirtir. Bunu "iki ayaklılar düşmanımızdır, dört ayaklı ve kanatlılar dostumuzdur" şeklinde sloganlaştırır.

Hayvanlar arası hiçbir şiddet olayı ve husumet olmamasını da büyük bir samimiyetle tembihler. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmemelidir, tüm hayvanlar eşittir der.

Ayrıca Koca Reis'i dinlemek için oraya gelmiş olan dört sıçana köpeklerin verdiği aşırı tepkiyle herkes heyecanlanır. Sıçanların süratle deliklerine girip ortalıktan kaybolmuşlardır. Ancak Koca Reis bu durumu netleştirmek amacıyla ilk anda hemen oylama başlatır. "Yoldaşlar! Sıçanlar ve tavşanlar gibi yabanî hayvanlar dostumuz mu, yoksa düşmanız mıdır?" der. Oylar çok büyük yönde onların da dost yani "yoldaş" olduğu yönündedir ve bu şekilde de kabul edilir.

Konuşmasının sonunda Koca Reis nihayet toplanma sebebi olan rüyasından bahseder. Rüyasında insanın ortadan kalkmasıyla dünyanın nasıl güzel bir yer olduğunu gördüğünü anlatır. Küçük bir domuzken annesinden ve onun arkadaşlarından duyduğu bir şarkının da tamamını hatırlamıştır rüyasında, adı İngiltere'nin Hayvanları olan şarkıyı hayvanlara sesi el verdiğince söyler. Tüm hayvanlar şarkının ezgisiyle büyülenmiştir. Hep birlikte söylerken, tahmin edileceği üzere büyük samanlıktan birbirine karışan hayvan seslerinin yükseldiği duyulur. Bay Jones uykusundan uyanıp yabanî hayvanların saldırısı zannıyla tüfeğini eline aldığı gibi samanlığa saçmalar yağdırır.

Hayvanların ilk kez büyük bir vizyon kazandıkları ve organize oldukları bu toplantı böylece sonlanmış olur ve hepsi panikle yerlerine dağılıp susarlar.

2. Bölüm:


Koca Reis üç gece sonra yaşlılıktan başka bir sebep olmaksızın uykusunda huzur içinde ölür. Bunun da devamında hayvanlar arasında artık gizli etkinlikler hızlanmış, yönetimi hayvanlar olarak devralma ülküsü benimsenmiştir. Koca Reis'in de iyi bir temsilcisi olduğu üzere, hayvanların en akıllı, yaratıcı ve yönetme yeteneği olanı domuzlardı. Bunların içerisinde de Bay Jones'un satmak için yetiştirdiği üç domuz dikkati çekiyordu; Napoléon iri yapılı, besili, çok konuşkan olmayan, kararlı ve caydırıcı bir domuzdu, Snowball daha konuşkan, zeki ve cana yakın olmakla beraber Napoléon kadar sert mizaçlı değildi, Squealer da son derece yüksek ikna kabiliyeti ve propaganda yeteneğiyle, karayı ak, akı kara olarak kabul ettirebilecek ayarda bir çene yapısına sahip son derece besili bir domuzdu.

Bu üç domuz Koca Reis'in takipçileri ve çiftliğin doğal önderleri olarak görülürler. Bu üç domuzun hayvanları hâlâ ayaklanma ve devrime tam olarak ikna etmesinin önündeki engellerden birisi, Jones'un evcil kargası olan Moses'tir. Moses hiçbir iş yapmaz ve hayvanlara sürekli çeşitli hikâyeler anlatır. Bu hikâyeler, hayvanlara ölünce gidecekleri bir yer olan Balbadem Diyarı'nı güzelleyen, orada sonsuza kadar huzur ve bolluk içinde yaşayacaklarını aktaran uyuşturan nitelikte ütopya tarifleridir. Buna göre zaten gelip geçici olan bu çiftlik hayatında böyle büyük işler için uğraşmaya hiç mi hiç gerek yoktur.

Haziran ayı gelmiş etraf neşeli bir görünüme kavuşmuştur. Ancak çiftlik için de aynı şeyi söylemek pek mümkün değildir. Bay Jones'un işleri epey kötü gidiyordu ve kendisini iyice içkiye vermiştir. Emrinde çalışan adamlar bol bol işten kaytardıkları için çiftlikte artık neredeyse bir terk edilmiş yer görünümü vardır. Jones'un çiftliğe yine ta öğlen saatlerinde gelebileceği bir günde işçiler, inekleri sağmış, çeşitli rutin işleri yapmış ve hayvanların yemlerini vermeden tavşan avlamaya gitmişlerdir. Hayvanların her biri açlığın verdiği sinirlilikle bağırıp, bulunduğu yeri zorlayıp duruyordur.

Yerinden kurtulan bir inek bir boynuz darbesiyle ambarın kapısını kırar ve tüm hayvanlar büyük bir çoşkuyla içeri dalarak her türlü yemden doyasıya yemeye başlarlar. Jones da tam bu sırada olayı fark ederek dört işçisini yanına alarak ambara gider. Bu beş adam hayvanları feci bir biçimde kırbaçlamaya ve ambardan kovmaya çalışırken hiç beklemedikleri bir şey olur. Hayvanlar korkup dağılmıyorlar, aksine karşılık veriyorlardır.

Daha önce hiç böyle bir şey görmeyen Jones ve adamları kısa süreli bir panikten sonra art arda koşabildikleri kadar hızla ambardan çıkar ve çiftliği terk ederler. Bu hayvanlar için planlanmamış ve gurur veren eşsiz bir zaferdir!

Hayvanlar zaferin gururu ve heyecanı dinmeden, Koca Reis'ten aldıkları ilhamla bir dizi işe girişirler. Tabeladaki "Beylik Çiftlik" yazısını karalar ve yerine "Hayvan Çitfliği" yazarlar. İnsanlara ait gereksiz tüm eşyalar yakılır veya derin bir kuyuya atılır. Jones'un evine girilir. İçerideki her şey büyük bir merakla incelendikten sonra kullanılmamak üzere kaldırılır veya yok edilir.

Büyük samanlığın duvarına da istisnasız tüm hayvanların uymakla yükümlü olduğu "Yedi Emir" yazılır.

Bu emirler aynen şöyledir;

1. İki ayak üzerinde yürüyen herkesi düşman bileceksin.

2. Dört ayak üstünde yürüyen ya da kanatları olan herkesi dost bileceksin.

3. Hiçbir hayvan giysi giymeyecek.

4. Hiçbir hayvan yatakta yatmayacak.

5. Hiçbir hayvan içki içmeyecek.

6. Hiçbir hayvan başka bir hayvanı öldürmeyecek.

7. Bütün hayvanlar eşittir.


Snowball en zeki ve yazıyla arası en iyi olan hayvanlardan birisi olarak tüm bunları yazdıktan sonra tüm hayvanların anlamaları için sesli olarak okur.

Bunun peşinden tüm hayvanlara seslenir ve hepsine tarlaya gidip hasadı Jones ve adamlarından daha iyi yapmaya teşvik eder. Bu aynı zamanda hayvan yönetiminin eski insan yönetiminden daha iyi olduğunu ispatlayacak yegane şeydir. Derken bir ineğin acı acı böğürmesi birden herkesin dikkatini çeker. Bir günden fazladır sağılmayan ineğin memeleri aşırı şişmiş ve hayvancağızı rahatsız ediyordur. Bu inek ve onun durumundaki inekler toynakları bu işe elverişli olan domuzlarca sağılır ve kovalarca köpüklü süt bir kenarda birikmiş olur.

Hayvanların çoğu sütlerden gözünü alamazken Napoléon öne atılır, sütler için gerekenin yapılacağını söyler. Şimdi en önemli işin hasat yapmak olduğunu da ekler. Snowball öncülüğünde hayvanlar tarlaya giderler. Döndüklerinde ise sütlerin ortadan kaybolmuş olduğunu fark edeceklerdir.

3. Bölüm:


Hayvanlar büyük bir motivasyonla hasat işine girişirler. Her hayvan yeteneği ölçüsünde çalışır. Bu ilk deneyimleri olduğu için aşırı zorlansalar da pes etmeden devam ederler. Kısa sürede işe uyum sağlamalarıyla gerçekten de hasadı Jones ve adamlarının yapacağından daha kısa sürede tamamlarlar.

Hayvanlar hasatla beraber görüp görebilecekleri en mutlu yazı yaşamaya başlarlar. Artık sahiplerinin onları azar azar yemlediği açlık düzeninden , kendi ürettikleri ve doyuncaya kadar yiyebildikleri bir düzene geçmişlerdir.

Hayvanlar aralarında muazzam bir işbirliği, organizasyon meydana getirmişlerdir. Herkes gücü ve yeteneği ölçüsünde katkı koyuyor ve böylelikle işler yürüyordur. Tabii ki bazılarının yeteneği veya gücü çok daha belirleyicidir. Örneğin Boxer, gücü bakımından diğer tüm hayvanlardan daha fazla işi sırtlanabiliyordur. Kendisine verilen ve diğer hayvanların yapmasına imkân olmayan her şeyi büyük bir kudretle yerine getiriyor ve diğer hayvanları kendisine hayran bırakıyordur.

Pazar günleri Hayvan Çiftliği'nde tatildir. Yine her pazar göndere bayrak (bayrak yeşil masa örtüsüne yapılan beyaz boynuz ve toynak resminden ibarettir) çekilerek yapılan tören, büyük samanlıkta yapılan pazar toplantılarıyla devam ediyordur. Toplantıda alınacak kararlar belirlenir, oylamalar ve tartışmalar yapılır. Tartışmaların öne çıkan iki ismi Napoléon ve Snowball'dır.

Hayvanlar için okuma kursları düzenlenir ve gayet iyi sonuçlar alınır. Domuzlar ve köpekler okumayı hızla sökerler. Clover ve Boxer alfabeyi ezberleme safhasını hiç geçememektedir. Yaşlı eşek Benjamin okumayı gayet iyi bilse de bunu kimseye belli etmiyordur ve hiçbir değişiklik onun ilgisini çekmiyordur.

Snowball okumanın istisnasız her hayvana öğretilemeyeceğini anladığında Yedi Emir'i bir mottoya indirgeme ihtiyacı hisseder. Bu motto "dört ayaklı iyi, iki ayaklı kötü" olur. Tüm hayvanlar bunu hemen benimserken, tavuk ve ördekler o kadar gönüllü değillerdir. Onlara hemen kanatların da aslında bir tür ayak olduğunun açıklanmasıyla mesele tatlıya bağlanır.

Jessie ile Bluebell hasattan sonra dokuz yavru dünyaya getirmişlerdir. Napoléon bunları eğiteceği gerekçesiyle çok küçükken annelerinden ayırır ve bir odada herkesten ayrı olarak onlarla ilgilenilmesini sağlar. O kadar ki çoğusu zamanla bu yavruların varlığını dahi unutur.

Düzenli olarak sağılan sütler aynı şekilde düzenli olarak ortadan kayboluyordur. Bu hayvanlar arasında merak konusu olmuşken; bir gün olgunlaşıp yere düşen ve artık bulunduğu bahçede yerleri kaplayacak kadar fazlalaşan elmaların birden ortadan kaybolması daha büyük bir merak konusu olarak konuşulmaya başlanır.

Sonra sağılan sütün her gün domuzların lapasına karıştırıldığı öğrenilir. Aynı şekilde elmalar da hiç eksiksiz domuzlara teslim edilmiştir. Hayvanlar arası homurdanmalar iyice artmışken iyi bir hatip olan tombul Squealer ortaya çıkar. "Yoldaşlar!" diye başlar hitabına; aslında biz domuzlar süt ve elmadan hiç hazzetmeyiz ama bilim sağlığımız açısından bunları tüketmemizin gerekli olduğunu ortaya koymuştur. Çiftliğimizin geleceği için kendimize iyi bakmak zorunda olduğumuzdan bunları tüketiyoruz der. Hayvanlar ikna olmuş görünür ve homurtular kesilir.

Squealer domuzlara bir şey olması durumunda, devrimin sona ereceği ve Jones'un da çiftliğin başına döneceği hatırlatmasıyla konuşmasını tamamlar. Hayvanlar tamamen korkmuş ve ikna olmuşlardır bir oylamayla tüm süt ve elmaları domuzlara ayrılması kabul edilir.

4. Bölüm:


Hayvan Çiftliği'nin öyküsü aylar içerisinde tüm ülkeye yayılır. Napoléon bunun için posta güvercinleriyle çevre çiftliklere haber gönderecek kadar özel bir çaba içerisindedir de. 

Bay Jones de iyice bir ayyaş olup çıkmıştır ve günlerini Kırmızı Aslan meyhanesinde geçirmektedir. Sürekli çevreden yardım istese de insanlar onu alaya alma veya başına gelenlerden yararlanma eğilimindedirler. En yakın iki çiftlik Foxwood ve Pinchfield çiftlikleridir. Bunların sahipleri de yine sırasıyla Bay Pilkington ve Bay Frederick'tir. Ayrıca bu iki beyefendi de içten içe Hayvan Çiftliği'nde yaşananlardan fena halde korkmuş, aynısının kendi çiftliklerinde yaşanma ihtimalini düşünmek bile istemez bir durumdadırlar. Onlar bu durumdayken kendi çiftliklerinde de artık atmosfer değişmiştir. Hayvanlar eskisi gibi uysal, yumuşak başlı değil, alabildiğine dirençli bir hale gelmişlerdir.

Neden sonra Jones diğer çiftlik sahipleri ve onların adamlarıyla çiftliğini geri almak için gelir. Jones beraberindekiler son derece hazırlıklıdır. Foxwood ve Pinchfield çiftliklerinin sahipleri Jones'tan pek hazzetmeseler de hem kendi çiftliklerinin güvenliği, hem de Hayvan Çiftliği'nin kurtarılmasıyla Jones'tan alacakları teşekkür mahiyetindeki hediyeler için oradadırlar.

Hayvan Çiftliği önlerinde Jones görülür, elinde tüfeğiyle yaklaşmaktadır. Beraberindeki adamlarda da sopa ve çeşitli aletler vardır. Bu aslında hayvanlara karşı gayet yeterli bir gücü oluşturmaktadır. Ancak ne var ki Snowball'ın kademeli saldırısı; önce öncü zayıf saldırı gerçekleştirip, içeri çektiği adamlara karşı güçlü inek ve atları kullanması zaferi hayvanlar adına garantilemiştir.

Bu savaşta Snowball'da saçmalarla sırtından yaralanmıştır. Zaferin çoşkusu savaşın acısını unuttururken, hayvanlar art arda İngiltere'nin Hayvanları şarkısını söylerler. Aynı zamanda savaşta öldürülen koyun yoldaşlarını büyük bir metanetle defneder ve ona bir mezar yaparlar. Snowball yaralı olarak tam da mezar başında gerekirse bütün hayvanların çiftlik için canını seve seve vereceğini vurgular.

Koşum takımlarının durduğu odadaki at takılarından "Birinci-İkinci Dereceden Kahraman Hayvan" nişanları elde edilir. Savaşta çiftliğin içerisindeki düşman bir adamı ağır büyük darbeleriyle öldüren Boxer'a ve komutan Snowball'a birinci dereceden nişanlar, hayatını kaybeden koyuna da ikinci dereceden nişan verilir.

Savaşın adının "Ağıl Savaşı" olması kararlaştırılır. İlk ayaklanmanın yapıldığı Yaz Dönümü ve Ağıl Savaşı'nın yapıldığı 12 Ekim günü her yıl millî bayram olarak kutlanır.

5. Bölüm:


Ağıl Savaşı'ndan sonra Snowball'ın yıldızı iyice parlamışken, bakışlarıyla bile diğerlerine korku veren iri yapılı Napoléon bundan pek memnun değildir. Adeta iki başlı bir liderlik vardır. Bu ikili sık sık en ufak bir ayrıntıdan bile tartışmaya başlarlar, sonra ikisinin de taraftarları tartışmaya dahil olur. "Dört ayak iyi, iki ayak kötü" indirgemesi çoğu kez Napoléon'un işine yarar çünkü her tartışmada taraftarı olan koyunlar, çok sevdikleri bu sözü meleyerek ezgili bir biçimde okurlar ve baskın gelirler.

Bir gün çok daha ana bir konu ikililiği arttırır. Çiftlikte bir yel değirmeni yapılması fikri Snowball tarafından ortaya atılır. Rüzgâr gücüyle çalışacak bu değirmen elektrik üretecek ve böylelikle ısınmadan aydınlanmaya, ineklerin sağımının elektrikli makinelerle yapımına kadar pek çok kolaylık gelecektir. Snowball Bay Jones'tan kalma kitapları okur, iki tırnağının arasına sıkıştırdığı tebeşirle uzun saatler çalışır çizimler yapar. Napoléon da bu fikrin son derece yanlış olduğunu ısrarla savunur. Yel değirmeni yapımı meselesi bir pazar toplantısında oylanacaktır. Büyük samanlıkta toplanılır. Napoléon ve Snowball sırayla konuşurlar. Hayvanların aklı karışıktır ve daima o an konuşmakta olana hak verirler. Snowball yine hayvanları etkileyen bir konuşma yaptığı esnada Napoléon çok yüksek tonda bir domuz çığlığı atar. Bunun üzerine içeriye dalan dikenli tasmalı korkutucu dokuz köpek Snowball'a doğru hücum ederler. Snowball aniden onlardan kaçmaya başlar. Çiftliğin dışına kadar süren kovalamacada bir ara yakalanacak gibi olan Snowball düşmesine rağmen tekrar toparlanarak arayı açar ve gözden kaybolur.

Tüm hayvanlar bu köpeklerden korkmuş bir biçimde onların nereden geldiklerini düşünürken, bunların Napoléon'un annelerinden ayırarak özel olarak yetiştirdiği yavru köpekler olduğunu anlarlar. Tekrar gözler samanlığa çevrildiğindeyse; tıpkı bir zamanlar Koca Reis'in konuşmasını yaparkenki hali gibi baş köşeye oturmuş Napoléon'u görürler. Artık bu "gereksiz" pazar tartışmalarının olmayacağını ilan eden Napoléon aynı zamanda yeni bir oturma düzeni de getirmiştir. Buna göre kendisinin merkezde olduğu yanında diğer domuzlar ve iri koruyucu köpeklerin olduğu bir düzen oluşmuştur. Genç domuzlardan Snowball'ın fikirlerini savunan birkaçı çıksa da köpeklerin ürkütücü hırlamaları onları kolaylıkla korkutur ve susturur. Artık yapılan toplantılarda herhangi bir fikir çeşitliliği ve tartışma olmuyor, Napoléon'un katı bir şekilde okuduğu buyrukları dinlenip yalnız bir kere İngiltere'nin Hayvanları şarkısı okunup dağılınıyordur.

Çiftlikteki diğer bir gündem de süslü at Mollie'nin halleridir. Mollie rahatsız olduğu iddiasıyla sık sık işten kaytarmaktadır. Kesme şeker ve renk renk kurdeleleri pek seven Mollie için, ayaklanma sonrası çiftlik, doyurucu bir yaşam olsa bile hiç iyi bir yer değildir. Zira Mollie'nin diğer tüm hayvanlardan farklı zevkleri, lüks ihtiyaçları vardır. Çoğu zaman nerede olduğu bilinmeyen Mollie birkaç kere diğer çiftliklerin görevlilerinin elinden şeker yerken görülmüştür. Bir müddet sonra yine ortadan kaybolur ve bir daha çiftlikte onu gören olmaz. Söylenene göre şehirde tam istediği şekilde bir araba atı olmuş ve çiftliği kalıcı olarak terk etmiştir.

Ayrıca Squealer yaptığı bir konuşmada Napoléon'un başından beri yel değirmeni fikrini savunduğunu söyler. Snowball'ın yaptığını iddia ettiği tüm çalışmaların zaten Napoléon'un dosyasından çaldığını da ekler. Yani Napoléon'un öncülüğünde bir yel değirmeni inşa edileceği de böylelikle herkese duyurulmuş olur.

Hayvanlar birden bire eskiden bazı köpeklerin tıpkı şu anda Napoléon'a karşı olduğu gibi her şartta Bay Jones'u koruduklarını ve onun sözünden çıkmadıklarını hatırlarlar...

6. Bölüm:


Hayvanlar bir yıl boyunca çok sıkı çalışırlar. Çiftlikteki bazı küçük odalardan çıkan inşaat malzemeleri yel değirmeninin yapımında kullanılacaktır. Aynı zamanda çiftliğin içindeki bir kireç taşı ocağı işlerini daha da koalylaştırır ancak bir problemleri vardır. Yel değirmeninde kullanılacak kayaların daha küçük parçalara dönüştürülmesi yani kırılması ve taşınması için muazzam ölçüde bir güç gerekmektedir. İşte tam burada devreye giren Boxer, olağanüstü gücü ve azmiyle denilebilir ki; diğer hayvanlarının tümünün toplamı kadar sürece katkı koyar. Boxer sabahları erken kalkmak için bir horozla anlaşır ve her gün erkenden uyanır. Boş zamanlarında da inşaatın ilerlemesine yardımcı olmak onun için çok yüce bir amaç olmuştur. Napoléon'a ve onun söylediği her şeye inancı tamdır. Hattâ bu onun başlıca motivasyon kaynağıdır da denilebilir.

Napoléon yeni geliştirdiği politikalarla yel değirmenini ve onun gereksinimlerini aşırı derecede yücelterek, diğer çiftliklerle ticaret yapmaya üretilen samanın ve buğdayın bir kısmını satmaya başlar. Hayvanlar bunu devrimin ilk yedi maddesinden bazılarıyla açıkça çelişkili görür ve tedirgin olurlar. Snowball'a yakın dört genç domuz bunu dile getirecek olsalar da köpeklerin ürkütücü hırlamaları onları derhal susturur. Onu da hep olduğu gibi koyunların "dört ayak iyi, iki ayak kötü" melemeleri izler ve konu kapanır.

Napoléon küçük bir konuşma yapar ve insanlarla ilişkilerde tüm sorumluluğu üstlendiğini duyurur. Napoléon, Willingdon'da Bay Whymper adında bir avukatla anlaşmış, dış dünyayla ilişkilerde onun aracılığına baş vuruyordur.

Sonra yine Napoléon'un sıkı propagandisti Squealer, tüm çiftliği gezerek insanlarla ilişki veya ticaretin yasak olduğuna dair hiçbir yasağın bulunmadığını muhtemelen bunun Snowball'ın yalanlarından birisi olduğunu herkese anlatır.

Napoléon'un Foxwood Çiftliği'nden Bay Pilkington ve Pinchfield Çiftliği'nden Bay Frederick'le iş yapacağı söylentileri ayyuka çıkar. Ancak hiçbir zaman ikisiyle de aynı anda temasta olmayacağı söylenir. Bu aralıkta domuzlar artık açık seçik çiftlik evinde yaşamaya ve orada yataklarda uyumaya başlarlar.

Hayvanlar arasında meşhur dördüncü madde konuşulmaya başlanır. Bir dizi homurdanma olur. Squealer hemen devreye girer ve "umarım hayvanların yatakta yatmasına dair bir yasak olduğunu falan zannetmiyorsunuz, sadece çarşaflı yatakta yatmak yasaktır" der.

Güz mevsimi geldiğinde hayvanlar yine çok yorucu geçen ayları geride bırakmışlardır. Buğday ve samanın bir kısmı dışarıya satıldığı için kışa çok fazla yiyecek stokları olduğu da söylenemez. Ancak yel değirmeni gibi abidevî bir yapıyı yapmanın gururu hepsini motive ediyordur. Bunun moraliyle her hayvan çiftlikteki çalışmasına devam eder.

Bir gece inanılmaz bir lodos çıkar. Gecenin ilerleyen saatlerinde şiddetlenen rüzgâr her hayvanın çeşitli sesler çıkararak korkmasına sebep olur. Neredeyse çiftlikteki evler temelinden sarsılır. Çatılardan kiremitler düşer. Derken sabah tüm hayvanlar büyük bir şok yaşar. Bin bir emekle yaptıkları yel değirmeni yerle bir olmuştur! Tüm taşlar dağılıp etrafa yuvarlanmış, büyük bir enkaza dönüşmüştür. Bir süre kimsenin ağzını bıçak açmaz. Napoléon son derece sinirli bir biçimde iz sürer, etrafı koklar. Derken "bu Snowball'ın işi!" diye haykırır. Herkes donup kalır. Napoléon derhal Snowball'ın idam emrini verir. Onu öldürene İkinci Dereceden Kahraman Hayvan Nişanı ve yarım kova elma verilecektir. Sağ getireneyse bir kova elma...

Foxwood çiftliğine doğru domuz ayak izlerine rastlandığı söylenir. Napoléon bu izleri de kokladıktan sonra kesinlikle Snoxball'a ait olduğunu söyler. Hayvanlar şaşırırlar, kimileri de Snowball'ı ele geçirme planları yapar. 

7. Bölüm:


Kış son derece sert geçer. Her yeri örten kar sebebiyle yel değirmeni inşaatında pek ilerleme olmaz. Dışarıdan bazı dedikodular hayvanların kulağına gelir. Bu dedikodular; yel değirmenini Snowball'ın veya bir başkasının zaten yıkacak güçte olmadığı, bunun hayvanların yeteneksizliği sebebiyle dayanaksız yapıldığı için kendiliğinden yıkıldığı yönündedir. Hayvanlar buna inanmayarak Napoléon'un iddialarına itimat ederler. Ancak yeni inşatta yel değirmeni duvar kalınlığının eskisinin iki katına çıkarılması da kararlaştırılır.

Eskisinden farklı olarak yapımı zorlaşan yel değirmeni için başka bir engel de yiyeceklerin iyice azalmış olmasıdır. Hayvanlar yarı aç yarı tok çalışıyorlar, yine de şikayet etmiyorlardır. Boxer da eskisinden daha azimli bir şekilde canla başla kendini yıpratma pahasına çalışıyordur. Bu artık sadece bir inşaat yapımı değil, Hayvan Çiftliği'nin tüm dış dünyaya kendini ispatlaması meselesi haline gelmiştir.

Ancak bir terslik daha hayvanları bulur. Yeteri kadar iyi bir şekilde muhafaza edilmeyen patatesler donmuş, ve çözülünce de bozularak yumuşamışlardır. Çok azı yenilebilir durumdadır. Napoléon çözüm olarak tavukların yumurtalarının dışarı satılması emrini verir. Tavuklar buna çok karşı çıkarlar hele ilkbahar kuluçkası öncesi bu yavrularının yok edilmesi demektir. Ama Squealer öncülüğünde onların çiftlik için bu özveride bulunmaları kutsanır. Hem direnmeye kalkışan tavuklara yem vermeme ve köpeklerle müdahale gibi çok ağır yaptırımlar uygulanır. Bu yaptırımlarla ölen dokuz tavuğun hastalıktan öldükleri açıklanır. Tavuklar bu olaylardan sonra yumurtalarını vermeyi kabul ederler. Çiftliğin dış dünyayla irtibatını sağlayan Whymper'a bir de dekor düzenlenir. Samanlıktaki yem kovalarına kum doldurulup en üst kısmı yemlerle kapatılır ve koyunlar da düzmece bir diyalogla Whymper'ın yanında ne kadar bol yiyecekleri olduğunu söylerler. Böylelikle kıtlık dış dünyadan gizlendiği gibi, insanlar hayvanların bu zor şartlarda nasıl kendi kendilerine yetebildiklerini hayranlıkla konuşurlar.

Napoléon çiftlikte öylece duran keresteleri dışa satma fikrine odaklanır. Foxwood veya Pinchfield çiftlikleri keresteleri satın almaya can atıyorlardır. Napoléon hangisine yakınlaşıp ticaret yapacak olsa diğer çiftlikte Snowball'ın barındırıldığı dedikoduları yayılmaya başlar. Çeşitli dedikodular da öyle artar ki artık çiftlikte kötü olarak her ne olsa Snowball'ın gece gizlice gelerek yaptığı konuşulur. Bir keresinde çiftlikteki bir binanın anahtarı kaybolduğunda, hızla anahtarı Snowball'ın alarak kuyuya attığı söylentileri yayılır. İşin ilginç yanı anahtar çuvalların altında bulunduğunda bile bu söylentilere inanan hayvanlar vardır.

Daha da korkuncu iddialara göre Snowball başından beri Jones'un ajanıdır. Ağıl Savaşı'nda Hayvan Çiftliği'nin yenilmesi için uğraştığı bunun belgelerinin de bulunduğu söylenir. Hayvanlar şok olurlar. Boxer buna inanmayarak Ağıl Savaşı'nda Snowball'ın mertçe savaştığını ve komutanlık yaptığını hattâ saçmalarla yaralandığını söyler. Yine de onun yanlış hatırladığı Squealer tarafından büyük bir bilmişlikle anlatılır.

Bir bahar akşamı Snowball'ın fikirlerine yakın olan ve ara ara Napoléon'a muhalefet etme girişiminde bulunan dört genç domuz acıyla bağırarak köpeklerce kulaklarından ısırılmak suretiyle meydana getirilirler. Dört domuz çok çeşitli suçlarını Snowball'la iş birliğinde işlediklerini itiraf ederler ve derhal oracıkta köpekler tarafından öldürülürler. Napoléon başka itirafta bulunmak isteyen olup olmadığını sorar, bazı kıt akıllı hayvanlar sudan sebeplerle işledikleri küçük suçları bir şekilde hattâ bazen rüyalarında Snowball'ın emrettiğini söyler ve yine orada öldürülürler. Köpekler bir ara Boxer'ın üzerine de atılacak olurlar ancak Boxer'ın şaşkınlıkla indirdiği ağır darbelerle cıyaklayarak kaçışırlar. Boxer'ın nalı altında ezilmekte olan bir köpeği de Boxer hemen serbest bırakır.

Hayvanlar üzüntülüdürler. En son Jones döneminde böyle büyük kıyımlar olup ortalığa kan kokusu yayılmıştır. Clover etrafında toplanarak üç kere ağır ve hüzünlü bir şekilde İngiltere'nin Hayvanları şarkısını söylerler. Derken Squealer gelir ve artık devrim tamamlandığı için bu şarkının yasaklandığını söyler. Yerine çok daha sıradan ve sıkıcı bir şarkıyı okur. Hayvanlar bu şarkıya pek ısınamasalar da pazar günleri bunu okuyup bayrağı göndere çekmeye başlarlar.

8. Bölüm:


Hayvanlar yine bir kafa karışıklığıyla altıncı maddeyi hatırlarlar. Buna göre hiçbir hayvan diğer bir hayvanı öldürmeyecektir. Clover, Benjamin'den altıncı maddeyi okumasını istediyse de Benjamin her zamanki gibi pek oralı olmaz ve bu işten sıyrılır. Clover aynı ricayı Muriel'e iletir. Muriel altıncı maddeyi "hiçbir hayvan hiçbir hayvanı sebepsiz yere öldürmeyecektir" şeklinde okur. Hayvanlar 'sebepsiz yere' ifadesini unuttuklarını düşünürler.

Squealer uzunca bir kağıttan üretimin nasıl 2-3 hattâ 4-5 katına çıktığını okur. Hayvanlar eski dönemleri pek hatırlamadıkları için inanırlar. Yakın zamanda artık iki millî bayrama ek oalrak Napoléon'un doğum gününün de bu şekilde kutlanacağı duyurulur.

Napoléon'a övgülerin bini bir paradır. Her başarıdan ona pay çıkarılır olmuştur. İnekler Napoléon sayesinde fazla süt verdiklerini tavuklar da aynı şekilde herhangi bir yumurta artışını ona mâl etmeye başlarlar. Sırf Napoléon'a yönelik bir şiir büyük duvara yedi emirin yanına asılır. Aynı şekilde Napoléon'un beyaz boyayla yapılmış bir portresi de buraya asılır.

Derken kerestelerin satışı meselesi yine gündeme gelir. Napoléon Foxwood Çiftliği'yle daha yakın görünür. Pinchfield ve Frederick adlı huysuz adamla arası açıktır. Buna ek olarak Pinchfield ve Frederick'in Snowball'a yardım ve yataklık ettiği, Frederick'in ne zamansa Hayvan Çiftliği'ni silahlı adamlarla basıp ele geçireceği, tapu senetleri dolayısıyla sıkıntı çıkmaması için çevre memurlara şimdiden rüşvet dağıttığı söylentileri yayılır. Hayvanlara Pinchfield aleyhinde slogan atmaları emredilir. Büyük bir düşmanlık yayılır. 

Bir gün birden Napoléon'un keresteleri Frederick'e sattığı duyurulur. Bunun ardından da Snowball'ın aslında Foxwood çiftliğinde gizlendiği, Pinhfield'la ilgili tüm o kötü haberlerin aslında Snowball ve ajanları tarafından yayıldığı söylentileri gelir. Para tam da yel değirmeni için alınacak aletlerin tutarı kadardır ve Napoléon'un özel isteği üzerinde peşin olarak beş sterlinlik banknotlar halinde gelmiştir. Napoléon'un olası bir dolandırılmaya karşı ne kadar açık gözlü olduğu domuzlarca epey anlatılır.

Birden avukat Bay Whymper belirir, yüzü kireç gibidir. Whymper hızla çiftlik evine dalar ve böğürtüler yükselir. Napoléon çok sinirlidir. Zira banknotlar sahte çıkmıştır. Napoléon derhal Frederick'in idam emrini verir. Çok geçmeden Frederick de altısı silahlı on beş adamıyla uzakta görülür. Savaş artık kaçınılmazdır.

Derhal savaş haline geçen hayvanlar Napoléon'un emrettiği şekilde yerlerini alırlar. Silahlar patlamaya başlamış, pek çok hayvan kanlar içinde kalmasına rağmen mücadeleye koyulmuştur. Ancak bu savaşın Ağıl Savaşı kadar kolay atlatılamayacağı hemen anlaşılır. Napoléon ve Boxer hayvanları yönetmeye çalışırlar. Aynı zamanda derhal Foxwood'a bir barış mektubu gönderilse de Pilkington'dan "kendi düşen ağlamaz" şeklinde kısa ve net bir cevap gelir.

Bu esnada Frecerick ve adamlarının bir balyoz ve bazı ekipmanlarla yel değirmenin yanında oldukları görülür. Yel değirmenin altına bir çukur açıp barut doldurduktan sonra derhal kaçışırlar. Napoléon dışında tüm hayvanlar yüzükoyun yere kapandıktan sonra büyük bir gürültü kopar. Sonrasında bakanlar artık yel değirmenin yerinde yeller estiğini kayaların her tarafa dağılarak yok olduğunu görürler.

Yel değirmeninin yıkılışı, hayvanları iki yıllık emekleri heba olduğu için çok sinirlendirir. Bu sinirle hücum ederler, Napoléon'un koruma köpekleri, domuzlar, koyunlar, kazlar, tavuklar hepsi olağanca gücüyle adamları adeta yok etmek için uğraşırlar. Frederick del,ye dönmüş bu hayvanlar karşısında kaçmaktan başka çare olmadığını anlar ve geri çekilir. Ne var ki bu  pek kârlı bir zafer olmamıştır. Yel değirmeni yıkıldığı gibi çiftliğin ana motoru sayılabilecek Boxer'ın arka ayağı saçmalarla doludur ve ön ayağı da yaralanmış, nalı çıkmıştır. Acılar içindeki Boxer, Squealer'dan zaferin nasıl anlı şanlı büyük ve Napoléon'un eseri olduğunu duyduğunda şaşkınlık geçirir.

Daha sonra zafer kutlamaları için yeşil bayrak göndere çekilir. Eldeki tüfek yedi kez ateşlenir ve Napoléon konuşmasını yapar.

Çiftlikteki odalardan birinde bir kasa viski bulunur. Jones'tan kalma bu içkiler domuzların ilgisini çeker. Sonra o gecenin sabahında aniden rahatsızlandığı bildirilen Napoléon ölüm döşeğinde bir yasa çıkarır. Artık içki içenler idam edilecektir. Ancak bunu farklı gelişmeler de izler. Napoléon Whymper'e şehirden mayalama ve damıtma üzerine kitaplar alması için sipariş verir. Meyve bahçesinin yanındaki hayvanların otlaması için ayrılacağı bilinen boş alan da bir emirle sürülür ve buraya arpa ekileceği duyurulur.

Yine yakın zamanlarda bir gece aniden kopan yüksek bir gürültü hayvanları büyük samanlığın duvarının önünde toplar. Kırılmış bir merdiven, boya kutusu, fırça ve sersemlemiş haldeki Squealer yerde duruyordur. Hayvanlar buna anlam veremez. Birkaç gün sonra Muriel "hiçbir hayvan içki içmeyecek" emrini aslında yanlış hatırladığını zira duvarda "hiçbir hayvan aşırı içki içmeyecek" yazdığını fark eder.

Diğerlerinin hepsinden zeki olan yaşlı Benjamin, her şeyi anlıyor gibi görünse de herhangi bir faaliyette bulunmamakta ısrarcıdır.

9. Bölüm:


Boxer artık bir an önce iyileşip tekrar yel değirmeni için çalışmayı çok istiyordur. Hattâ öyle ki; artık yaşam amacı, biricik gayesi ölmeden önce değirmenin tekrar tamamlandığını görmektir.

Boxer eskisi kadar verimli çalışamasa da büyük bir kararlılıkla çalışmaya başlar. Sağlığı için kendisine dikkat etmesi gerektiğini sık sık hatırlatan Clover ve Benjamin'e kulak asmaz. Boxer'ın dışındaki hayvanlar da geçen yıllardaki şartlardan çok daha ağır şartlarda hem daha fazla hem de aç olarak çalışıyorlardır. Bunca yokluğun yanı sıra Squealer yaptığı açıklamalarla sürekli olarak Jones döneminden nasıl katbekat daha iyi durumda olunduğunu ispatlamakla yükümlüdür. Artık eski zamanları hatırlayanlar da pek kalmadığı için hayvanlar söylenenlere inanırlar.

Bir de devrim ilk yapıldığı zamanlarda, belirlenen yasalardaki emeklilik detayı akıllara gelir. Boxer seneye on iki yaşına girecektir. Bu atlar için belirlenen emeklilik yaşıdır. Bu sınıra kadar tüm gücüyle çalışmak fikrinde olan Boxer emekliliğinde yel değirmeninin işlediğini izlemeyi daima hayal eder. Diğer rutin işlerin yanı sıra yeni beliren genç domuz nesli için de bir derslik yapılması çalışma yoğunluğunu iyice arttırır. Genç domuzlar Hayvan Çiftliği kurulduktan sonra dünyaya gelmişlerdir. Belirli günlerde kuyruklarına kurdele takmalarına izin verilir. Bir domuz ve diğer herhangi bir hayvanın karşı karşıya gelmesi durumunda diğer hayvanın domuza yol verecek olması da yeni yasalar arasındadır.

Bir gün tüm hayvanlar yine çok açken duyulan ılık bir koku, arpa pişirildiği ve hayvanlara o gün lapa dağıtılacağı fikrini meydana getirir. Hayvanlara lapa verilmeyeceği bunun sadece domuzlara kadar olduğu bildirilir. Ayrıca her domuza günlük yarım litre, Napoléon'a dört litre bira verileceği de yeni açıklanan kararlardandır.

Hayvanlar yine de Jones alt edilip çiftliğin kontrolü hayvanlara geçtiği için kendilerini şanslı hissederler. Bu onların çiftliğidir. Bazıları köpekler ve domuzlar yokken biraz sesini çıkaracak olsa hemen türeyiveren koyunlar "dört ayak iyi, iki ayak kötü!" tekerlemesini söyleyerek baskın gelir ve o hayvanları sustururlar.

Bir gün kıyamet gibi bir haber güvercinler tarafından diğer hayvanlara iletilir! Boxer çalışırken fenalaşıp düşmüştür ve kalkamıyordur. Hemen herkes yanına toplanır. Boxer ölü gibidir. Ağzından kan gelen Boxer çok kısık olarak "ciğerlerim dayanmadı" diyebilir. Onu güçlükle ahırına götürüp yatırırlar. Burada kendisiyle ilgilenilir. İyileşip tekrar çalışmakla ilgili sonra da hiç değilse birkaç yıl emeklilik hayatı yaşamayı hayal eder.

Bir gün tek başına olduğu bir saatte Boxer, iki atın çektiği büyük bir yük arabasına konur. Benjamin telaşla koşarak bunu diğer hayvanlara bildirir. Benjamin'in telaşlı olması hiç alışık olunan bir durum değildir. Hayvanların üzüntüyle güle güle Boxer diye temennide bulundukları sırada, Benjamin hiddetle bağırır; salaklar görmüyor musunuz yazıyı, bu at kasabının arabası!

Gerçekten de arabanın üzerinde "Alfred Simmonds, At Kasabı ve Tutkal İmalatçısı, Willingdon. Hayvan derisi ve Kemik Tozu Taciri. Köpek kulübesi temin edilir" yazmaktadır. Bunun üzerine panikleyen hayvanlar, Boxer'ı kurtarmak adına her türlü yolu denerler. Arabanın arkasına takılır yetişmeye çalışırlar. Arabayı çeken atlara durumu anlatmak isteseler de atlar onlara kulak asmayıp daha da hızlanırlar. En nihayetinde arayı açıp gözden kaybolurlar.

Birkaç gün sonra Squealer Boxer'ın öldüğünü büyük bir üzüntüyle duyurur. Son anına kadar yanında olduğunu Boxer'ın son sözlerinin Napoléon yoldaşla ilgili bilindik övücü sloganlar olduğunu söyler. Sürekli ağlarken arada gözlerini kısıp hayvanları süzer ve sonra tekrar ağlayarak devam eder. Ayrıca tüm çiftliği saran Boxer'ın at kasabına satıldığı dedikodusunu da kesinlikle yalanlar ve sadece uygun başka bir araç olmadığı için hastaneye aynı zamanda at kasaplığı yapan o adamın arabasıyla götürüldüğünü duyurur.

Peşi sıra Napoléon da yaptığı bir konuşmayla Boxer'ı över ve onun anılması için bir şölen düzenleneceğini duyurur. Şölenin yapılacağı gün Willingdon'dan gelen bir araba bir kasa viski getirir. Hayvanlar bu viskinin hangi parayla alındığını uzun uzun düşünürler.

10. Bölüm:


Aradan geçen zaman hayvanların ömürleri düşünüldüğünde çok uzundur. Jones dönemini gören hayvan hemen hemen kalmamış, kalanlar da pek bir şey hatırlamıyordur. Her hayvanın dünyaya getirdiği küçük yavrular artık yeni çiftlik halkını meydana getirmiştir. Pek çok hayvanın en başta vaat edilen emeklilik yaşlarını aşmalarına rağmen emekli oldukları görülmemiştir. Aslında çiftlikte emekli olan tek bir hayvan görülmemiştir.

Yel değirmeni tamamlansa da elektrik üretmek yerine buğday öğütmekte ve bu yolla para kazanmakla çiftliğe yararlı olmuştur. Hayvanlar şimdi ikinci bir yel değirmeni inşa etmek için çalışırken, çok önceleri konuşulan elektrik üretmek ve cihazlar kullanarak tüm hayvanları rahat ettirmek çoktan unutulmuştur. Daha doğrusu tüm hayvanların refah içinde yaşaması hayvanizmle bağdaşmaz. En azından Napoléon'un söyledikleri bu yöndedir. O hayvanizme uygun şekilde yaşamanın sade bir yaşam ve çok fazla çalışmaktan ibaret olduğunu büyük bir özgüvenle ve daima vurguluyordur.

Diğer hayvanların aksine zorlayıcı bir işte çalışmadıkları görülen domuzların yazılar, çizimler, fişler ve dosyalardan oluşan çok karmaşık işlere kafa yorarak fedakarlıkta bulundukları, Squealer tarafından içten bir şekilde dile getirilir. Ancak sonuç olarak ortaya çıkan somut bir birikim de yoktur zira tüm evraklar hazırlandıktan sora sobada yakılıyordur. Hayvanlar akıllarının ermedikleri bu işlerin ne kadar karmaşık olduğuna çok çabuk ikna oluyorlardır.

Benjamin çiftlikte genel gidişatı gören, eskilere dair her şeyi hatırlayan tek hayvandır. Hiçbir beklentisi ve herhangi bir umudu da yoktur. Benjamin başından beri açlığın ve zorlukların devrim olsa da olmasa da kaçınılmaz olduğunu bunu değiştirmek için girişilen her uğraşın boşuna olduğunu dile getiren huysuz yaşlı bir eşektir.

Her gün gibi bir günde artık iyiden iyiye yaşlanmış olan Clover'ın çığlığı olağanlığı bozar ve tüm hayvanlar yanına gelip Clover'ın baktığı şeye bakarlar. Clover'ı kısa sürede unutur ve onlar da şaşırırlar zira gördükleri şey gerçekten de korkunçtur! Çiftlik evinden çıkan Squealer iyiden iyiye şişmiş koca bir domuz olarak arka ayakları üzerinde yürüyordur! Derken aynı şekilde diğer domuzlar da evden çıkarlar ve en nihayetinde Napoléon, o da arka ayakları üzerinde yürüyor ve etrafa kibirle bakıyordur! Bir toynağının arasına sıkıştırılmış bir kırbaç da dikkatlerden kaçmaz.

Derken koyunlar birden melemeye başlarlar, "dört ayak iyi, iki ayak daha iyi" tekerlemesini aralıksız beş dakika kadar söylerler. Bu sürede domuzlar yürüyüşünü tamamlayıp eve girmiş olurlar. Clover ve Benjamin büyük samanlığın önüne doğru giderler. Clover, Benjamin'den duvardaki yasaları okumasını ister. Bu isteği ilk defa geri çevirmeyecek olan Benjamin duvarda tek bir yasa yazdığını fark eder ve okur:

BÜTÜN HAYVANLAR EŞİTTİR AMA BAZI HAYVANLAR ÖBÜRLERİNDEN DAHA EŞİTTİR

İlerleyen zamanlarda değişim o kadar kanıksanır ki, Napoléon'un toynağında kırbaçla gezmesinden sonra tüm görevli domuzlardaki kırbaçlara hiç bir hayvan şaşırmaz. Napoléon da gözdesi olan dişi domuzlar da Jones ailesinden kalan kıyafetleri giymeye başlarlar. Çevredeki çiftliklerden ziyaretçi insanlar gelip gitmeye başlar.

Foxwood çiftliğinin sahibi Bay Pilkington misafirliğe geldiğinde, insanlar ve domuzlar bir ziyafet sofrasına otururlar. Ciddi bir çatışmaları da söz konusu değildir. Zira hepsinin derdi aynıdır; işçilerin yönetimi! Bay Pilkington birden espriyi patlatır; "sizler ayak takımı hayvanlarla, bizler de ayak takımı insanlarla uğraşıyoruz aslında tüm problemimiz ortak" der. Masadan yoğun kahkahalar yükselir. Kadehler Hayvan Çiftliği için kalkar.

Napoléon laf arasında bir dizi değişikliği daha açıklar. Artık birbirlerine "yoldaş" ön adıyla hitap etme alışkanlığı bitecektir. Toynaklı ve boynuzlu yeşil bayrak, düz yeşile döndürülecektir. Koca Reis'in mezarından çıkarılan ve anıt olması için kütüğün üzerine konulan domuz kafatası tekrar gömülecektir. En önemlisi de çiftliğin adı artık Hayvan Çiftliği değil, Beylik Çiftlik olmuştur. Biralar bardaklara sonuna kadar doldurulur ve bu değişimler büyük bir coşkuyla kutlanır. Kağıt oyununa başlanır.

Diğer hayvanlar olanı biteni pencereden izliyor ve anlam veremiyorlardır. Clover domuzların yüzünde bir şeyin değiştiğini düşünür. Derken cam kenarlarından ayrılmaya başlarlar ancak bir gürültü-patırtı üzerine derhal geri dönerler. Domuzlar ve insanlar arasında kavga çıkmıştır. Kısa sürede bunun Bay Pilkington ve Napoléon'un aynı elde maça ası çıkarmaları sebebiyle  başladığı anlaşılır. Hayvanlar kavgayı merakla ve ürpererek izlerken Clover değişimin ne olduğunu anlar. Artık domuzların ve insanların yüzlerini ayırt edemiyordur...

Karakterlerin Değerlendirmesi ve Bazı Benzerlikler

Kitapta pek çok benzerlik olsa da her yerde ve daima bire bir aynılıktan söz etmek mümkün değil. Zaten böyle olsa Orwell'ın da alanı daralır ve herkesin bildiği şeylerin kronolojik olarak hayvanlarla işlenmesinden ibaret bir kurgu ortaya çıkardı. Böyle olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Karakterler bazen direkt bir kişinin karşılığıyken bazen de bir kesimin hattâ direkt bir yaklaşımın, tezin yansıması olabiliyor.

Koca Reis: Açıkça söylenebilir ki, devrim fikrini tüm hayatının bir birikimi olarak hayvanlara nasihat eden bu yaşlı bilge domuz Karl Marx'tır. Orwell'ın gayet iyi tembihlerde bulundurttuğu ve olumladığı bu karakter, Orwell'ın direkt sosyalizmle bir derdi olmadığının da bir emaresidir.

Napoléon: Jozef Stalin'i temsil eden bu önder domuz, aslında devrimin gücüyle başa gelip diktatör olma bağlamında ve adından da anlaşılacağı üzere aslında bildiğimiz Napolyon'a bir sataşma olarak belirlenmiştir.

Snowball: Lev Troçki'nin romandaki karşılığıdır. Son derece yetenekli ve zekidir. Devrimden sonra Napoléon'la anlaşmazlıkları vurgulanır. Sonunda çiftlikten kaçmak zorunda kalır.

Squealer: Olağanüstü derecede ikna ve de yalan söyleme kabiliyeti olan, karayı ak akı kara gösterebileceği söylenen sözcü domuz. Pravda gazetesinin büründürüldüğü karakterdir. Çeşitli hesaplamalarla sürekli eskiye nazaran ne kadar iyi durumda olunduğunu duyurmak rutin işidir.

Benjamin: Bu huysuz yaşlı eşek ne Jones döneminden memnundur ne de devrim sonrası dönemden. Hayvanların her şeye inanıp fikir değiştirmesine sinir olur. Etliye sütlüye karışmaz. Yönetimde Jones da olsa, Napoléon da olsa sıkıntıların bitmeyeceğini aslında değişen bir şey olmayacağını savunur. Gündelik değişmeleri umursamaz. Albert Otto Hirschman'ın 'Boşunalık Tezi' bu karakterde vücut bulmuştur.

Boxer: Olağanüstü gücüyle tüm işlerin hallolmasında en büyük pay sahibidir. Çiftliğin gücünün neredeyse tamamı kendisinde olmasına rağmen, uysal ve ağır başlıdır. Gücüyle karar verici, belirleyici bir konumda olmayı asla düşünmez, düşünemez. Sadıktır. Ancak sonunda bir vefa da görmez. Kocadığında bir kasa viskiye at kasabına satılır. Geniş işçi kitlelerin romandaki yansımasıdır.

Clover: Eski güzelliğinden pek eser kalmamış bir kısraktır. Boxer'ın sağlığını düşünür ve çok çalışmamasını tembihler. Ancak pek etkili olduğu söylenemez. Değişen yasaları sorgular ama pasiftir. Romanda sendikal yapıları temsil eder.

Mollie: Beyaz araba atıdır. Süsüne düşkün, kesme şekeri seven bu at devrimden sonra ne yapıp edip dışarıdaki hayata atılır. Eşitlik, birlikte doymak, herkes gibi yaşamak ona göre değildir. Çiftlik onun için fazla disiplinli ve sıkıcıdır. Devrim sonrası ülkeyi terk eden Beyaz Rusları temsil eder.

Muriel: Clover'a büyük duvardaki maddeleri okuyan keçidir. Neyin ne olduğunu bilse de kendisini ve çevresini haksızlığa karşı harekete geçirecek potansiyele sahip değildir. İşçilerin azınlıktaki bilinçli kesimini temsil etmesi muhtemeldir.

Moses: Jones'un hayvanlara Balbadem Diyarı adında bir yeri anlatarak uysal olmalarını sağlayan kargadır. Açıkça ortodoks kilisesini temsil ettiği söylenebilir. Daima yönetimle arası iyidir ve yolunu bulur.

Beylik Çiftlik: Çarlık Rusyası'nın tasviridir.

Hayvan Çiftliği: Sovyetler Birliği'nin tasviridir.

Bay Jones: Son çar II. Nikolay'ın romandaki karşılığıdır. Alt edilir. Devrilir.

Foxwood Çiftliği: Bir paradoks oluşturacak şekilde romandaki olaylar direkt İngiltere'de geçiyor olsa da bir taraf olarak İngiltere'nin romandaki karşılığıdır.

Bay Pilkington: Foxwood Çiftliği'nin sahibi, yani İngiltere'nin yönetimidir. Kişi olarak Winston Churchill'i temsil ettiğine şüphe yoktur.

Pinchfield Çiftliği: Küçük ama iyi çalışan bir çiftlik olarak Almanya'yı temsil eder.

Bay Frederick: Pinchfield Çiftliği'nin sahibi olan bu kavgacı adam açıkça Hitler'i sembolize eder. Alman imparatorlarının adlarının büyük ölçüde 'Frederick' olduğu düşünülürse durum daha iyi anlaşılır.

Değirmenin Fırtınadan Yıkılışı: İlk sanayi kalkınma planının başarısızlıkla sonuçlanmasını sembolize eder. Yel değirmeni başta Snowball'ın yani Troçki'nin fikridir Napoléon (Stalin) de doğal olarak buna aşırı derecede muhaliftir. Snowball kovulunca Napoléon bu fikri sahiplenir ve yürürlüğe koymak ister. Başarısızlığa uğraması da Snowball'a fatura edilmek istenir.

Sıçanlar ve tavşanlar: Bu iki grubun öncülüğünde tüm yabanî hayvanlar söz konusudur. Hayvandırlar ama pek laftan anladıkları söylenemez. Okuma-yazma kurslarında pek başarılı olamazlar. Yine de oylamada büyük çoğunlukla "yoldaş" olarak kabul edilmiş ve benimsenmişlerdir. Menşevik grubu temsil ederler.

Domuzlar: Eşitliğe rağmen 'daha eşit' olanlardır. Partilileri, yönetimdeki ayrıcalıklı kesimi temsil ederler.

Koruyucu Köpekler: Çeka veya KGB gibi kurumların romandaki karşılığıdır. Daima Napoléon'un çıkarına çalışırlar.

Koyunlar: Herhangi bir hak aramayı meleyerek bastıran koyunlar her şartta üstelik bir çıkarları olmamasına rağmen önderlerini savunurlar. Geniş cahil kesimi sembolize ederler.

Animalizm (Hayvanizm): Sosyalizmdir.

Bunlara ek olarak romanda pek çok benzerlikler vardır. Örneğin ilk ayaklanma olarak görülebilecek büyük samanlıktaki ilk toplantının kolaylıkla dağılması, başarısızlıkla sonuçlanan pek çok gösteriyi, eylemi temsil eder. Sonra başarıya ulaşılması da kuşkusuz Ekim Devrimi'ni yansıtır.

Bir ara Frederick'le arayı çok iyi tutan Napoléon'un kazık yiyince rotayı Foxwood'a yani İngiltere'ye kırması, Stalin'in Hitler'le yaklaşması ve saldırmazlık paktı imzalaması olarak görülebilir. Neyse ki Frederick gibi kavgacı bir adam rahat durmamış ve büyük bir savaş patlak vermiştir. Frederick ve adamlarının güçlükle püskürtülmesi II. Dünya Savaşı'nı, özellikle Stalingrad Muharebesi'ni temsil eder.

Yine Napoléon daha çok çiftlik özelinde planlar yaparken, Snowball'ın çevre çiftliklere güvercinlerle haber göndererek hayvanların yönetimleri devirerek başa geçmelerini teşvik etme yönündeki eğilimi; Stalin'in tek ülkede sosyalizm modeli ve Troçki'nin yayılmacı sosyalizm, enternasyonal mantığının yansımasıdır.

Orwell her ne kadar Marx'ı olumlayan bir kurgu oluştursa da Stalin'e karşı Troçki'nin tarafını tuttuğu da pek söylenemez. Zira Domuzların kayrılmasına yönelik bazı şeyleri, kovulmadan önce Snowball da destekler.