10 Şubat 2017 Cuma

İSYAN

Hep bir aşırmacılık hali, hani hırsızlık demeye de dilim varmıyor. Böyle hem aleni hem de basbayağı "bizim söylemimiz!" gibi.. çok "bizim" de değil aslında, bir yerlerden arak hep, ama olsun siz onu öyle bir alıp geri atıyorsunuz ki "sizin"miş gibi duruyor veya sadece siz öyle sanıyorsunuz..

Yanılıyorsunuz!

Nereye kadar alıp özneyi değiştirip kullanmak?

Nereye kadar düşünmemek?

Nereye kadar kopyalamak?

Nereye kadar bu üretimsizlik ve bu farkındasızlık?

Kullandığın söylemin dahi kopya olduğunu farkedememek nereye kadar!?

Her düşüncenin bir kendini ifade etme şekli hatta belki bir öğretisi vardır, çok matah birşey olduğu için demiyorum ama böyledir. Fikir olacaksa önce bir miktar aklın olması icap eder yani..


Şöyle ki; 

"İzinde değiliz, çalışıyoruz"
ters çevirip (ç)alma - mizahımsı

"Biz de kendi tarihi karakterimizin izindeyiz"
(ç)alıntı

"Olmasaydı olurduk"
ters çevirip (ç)alma

"Biz, bizim benimsediğimiz tarihi karakter olmasa olmazdık"
(ç)alıntı

"Bizim tarihi karakterimizin askerleriyiz"
(ç)alıntı

gibi daha da çoğaltılabilecek yığınla örnek var.

Buna da ek olarak bitmek tükenmek bilmeyen bir mağduriyet dili ve edebiyatı.. "falancaların filancaları cahil görmesi", "falancaların filancaları cahil sanması" gibi.. e tamam o zaman, filancalar da falancaları cahil görsünler, öyle itham etsinler. Olmuyor dimi? Olmaz. Olsa bile komik olur, ki zaten olmaz.
Haa o zamam kusura bakma kardeşim, filancalarda bir sıkıntı var o zaman, yani darılma ama bir "cahillik" var hakikaten.. 

Tam cehaletten bahsetmişken, yine aydınlatılması gereken bir nokta da şudur; çoğu insan "cehalet" genlerle aktarılıyormuş, telafisi olmayan ve doğuştan gelen bir kusurmuş gibi davranıyor ve cahilliğini gidermek için hiçbir şey yapmadığı gibi, sürekli karşı tarafa köpürmeyi tercih ediyor. Herkes bazı şeyleri bilmez, kimsenin de her şeyi bilmesine imkan yoktur. Ama sen kalkar da hiçbir şey bilmediğin halde kopyayla, klişeyle boş atıp dolu tutmaya çalışırsan, hayatta en çok savunduğun şeyin dahi orjinal içeriğine dair en ufak bir bilgi birikimin yoksa, kusura bakma sana "cahil" derler.




Cehaletin bir de ciddi yan etkileri vardır; tutarsızlık, öfke, körü körüne bağlılık, biat etme, saldırganlık, küfür ve hakaret yağdırmaya yatkınlık gibi.. bunların hepsi de kılıktan kılığa sokar insanı, "biat etme" mesela bir üst akla bağlanırsın, sonra onun peşinde günaşırı değişen rotalarda savrulur durursun, bugün Washington düşman, yarın hurraa Moskova'ya giriyoruz falan, birisi bir dönem makbul sonrasında "maktul"dür, bir öyle, bir böyle, fırdöndü olur çıkarsın, işin kötü tarafı bunu dahi farketmezsin.. 

Fark edemeyince de ne olur biliyor musun?

Kan-idrar içme meraklısı bir garip herifi; "alim", "hocaefendi" vesaire diye öve öve bitiremezsin.

Maraş dondurmacısı masalcı dedeyi; "üstad", "duayen tarihçi" bilmemne zannedersin.

Yandaş yazarlık harcı ödenmeyince otel odalarında fenalıklar geçirip mektuplar yazan, kumarbaz, çelişik, düzenbaz herifin birini; "fikir adamı", "üstad", "büyük şair" sanar, aldanırsın.

Koyunu göremez, keçileri de Abdurrahman Çelebi zannedersin sözün özü, içinde bulunduğun fikir ve düşünce kısırlığı yüzünden afilli iki yalan söyleyen, daima yalan konuşmayı kendine sermaye edinenlerin peşine takılır gidersin, benden söylemesi...

Not: Bu yazı; göz estetiği ve sağlığı için yazılmış sanatsal bir çalışmadır. Yazıdaki her şey tamamen HAYAL ÜRÜNÜ olup, hiçbir gerçek kişi ve kuruluşla ilgili değildir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder